Neden Kuru İğneleme Yapalım?

Neden Kuru İğneleme Yapalım?

Miyofasiyal tetik nokta kavramı genel olarak gözardı edilen ve az tanı konulan bir patoloji olarak tanımlanmıştır.

Miyofasiyal tetik nokta kavramı genel olarak gözardı edilen ve az tanı konulan bir patoloji olarak tanımlanmıştır. Neden olduğu klinik tablonun çeşitliliği, anatomik lokalizasyonuna göre başka patolojileri taklit edebilmeleri, diğer branşların da işin içinde olduğu konularda bir ortak semptomatoloji sunabilmesi ve bazen primer patoloji bazen de primer patolojiye eşlik edebilen bir durum olması biz fiziyatristler için önemsenmesi gereken bir durumdur. Bir tanı koymak istediğimizde “önce akla gelmeli’’ kavramı bu konuda da geçerlidir. Günümüzde farklı branşlardan olan birçok meslektaşımız tarafından çeşitli yöntemlerle tetik nokta tedavisi uygulanmaktadır. Dolayısıyla herhangi bir tedavi yöntemi için ortak bir dil ve algoritma oluşturmak önem arz etmektedir. Tetik nokta kavramı işin içerisinde olduğunda “her kas özeldir’’ diyerek, her bir kas için tedavi esnasında hastanın pozisyonu, iğnenin boyutu, cilde penetrasyon açısı gibi ayrıntılar karşımıza çıkar.

Tetik nokta tedavisinde kuru iğneleme tedavisi literatürde “skilled intervention’’ bir uygulama olarak tanımlanmıştır. Zira birkaç temel kontrendikasyon dışında hemen hemen bütün hastalarda gönül rahatlığıyla uygulayabileceğimiz, yan etki profili yok denecek kadar az, taliplisine de güzel sonuçlar sunan bir tedavidir. Sonuç olarak “Mutlu hasta, mutlu Hekim’’ diyebileceğimiz bir modalitedir. Bu tedavi, fiziyatristlerin steteskopu olarak  adlandırdığımız ultrasonografi rehberliğinde uygulanırsa daha güvenli ve daha etkili sonuçlar sunar. 

Genellikle, bir tedaviyi uygulamadan önce, onu neden yapmamız gerektiğini düşünürüz. Bazen de neden yapmayalım sorusunu sorabiliriz. Aslında konuya tam da buradan başlamak istedik. Günümüzde kas-iskelet sistemini ilgilediren lokalize bir probleme ayrıntılı bir fizik muayene sonrasında birkaç farklı patolojinin eşlik ettiği tespit edilebilir. Böyle karmaşık bir durumla karşılaştığımızda uygulanması gereken yol, tedavilerin kapsamlı olması ve her bir patoloji hedeflenerek tedavinin planlanması şeklindedir. O kadar manidar bir bakış açısı ki, sadece çene ağrısına odaklanmak eksik olur. İşin özüne inmek istediğinizde oldukça kompleks bir mekanizma silsilesi ile karşı karşıya kalmaktayız. Bu durum hekim olarak elimizi güçlü kılma zorunluluğu için yeterli bir sebep. Branşımızla ilgili bütün bilim temelli tedaviler zenginliğimizdir. İlgi duyduğumuz konuda yetkin hale gelerek branşımıza, mesleğimize katkı sağlayabiliriz.

Hastaya enjeksiyon planlarken, tam bir değerlendirme yapılmalı, doğru tanı konulmalı ve çok yönlü tedavi planı yapılmalıdır. Enjeksiyon tedavileri cilt, cilt altı, fasya, kas, entezis bölgeleri, kas-tendon bileşkesi, sinovyal kılıf, sinir çevresi, eklem kapsülü, bursa ve eklem içi gibi birçok bölgeye uygulanabilir. Enjeksiyon işlemi sırasında kullanılacak iğne seçimi hedef dokunun lokalizasyonu, büyüklüğü ve derinliğine bağlıdır. Her bölge ve yapı için farklı uzunlukta ve kalınlıkta iğne uçları kullanılabilir. Girişimsel fiziyatri başlığı altında toplayabileceğimiz yukarıda saydığımız enjeksiyon çeşitleri ve bu kitabın ana konusu olan kuru iğneleme tedavisi, miyofasiyal tetik noktaların inaktivasyonu için kullanılan başlıca tedavilerden birisidir. 

  1. Kuru iğneleme tedavisi yapmalıyız. Çünkü hastalar invaziv işlemleri seviyor.
  2. Kuru iğneleme tedavisi yapmalıyız. Çünkü literatürle desteklenen ve ilginin giderek arttığı bir uygulamadır.
  3. Kuru iğneleme tedavisi yapmalıyız. Çünkü popüler bir tedavi yaklaşımıdır.
  4. Kuru iğneleme tedavisi yapmalıyız. Çünkü bazen kombinasyon tedavisinde, bazen de multimodal uygulamalarda, pre-postoperatif durumlarda rahatlıkla uygulayabiliriz.

Unutulmamalıdır ki “Bilgi, deneyimlendiğinde bizimdir’’. 

Deneyimleyeceğiniz bütün kuru iğneleme tedavilerinde şimdiden başarılar dileriz.